Ejderha ile büyüleyecek anka kuşu ile başdöndürecek
Müze ziyaretlerinde hayranlıkla izlediğimiz ve tamamen el işi yapılan farklı medeniyetlerin özgün takıları, günümüzde aynı hassasiyet ve titizlikle Çetinol Kuyumculuk tarafından takıseverlerin beğenisine sunuluyor. Şimdi Çetinol; Uzakdoğu kültürünün değişmez öğeleri olan Ejderha, Anka Kuşu ve Su Yılanını saf altında adeta resmediyor ve farklı bölgelerin farklı kültürel değerlerinin altını çiziyor.
Müze ziyaretlerinde hayranlıkla izlediğimiz ve tamamen el işi yapılan farklı medeniyetlerin özgün takıları, günümüzde aynı hassasiyet ve titizlikle Çetinol Kuyumculuk tarafından takıseverlerin beğenisine sunuluyor. Şimdi Çetinol; Uzakdoğu kültürünün değişmez öğeleri olan Ejderha, Anka Kuşu ve Su Yılanını saf altında adeta resmediyor ve farklı bölgelerin farklı kültürel değerlerinin altını çiziyor.
Butik üretim anlayışı ve özgün tasarımıyla geçmişin zenginliğini ve sanatsal ihtişamını günümüze birebir taşıyan Çetinol Kuyumculuk, son dönemde özellikle Uzakdoğu kültürünü yakın plana alıyor. Tamamen el işçiliği ile günümüzde az sayıda kalan "Kakma” zaanatkarlarının günler süren çalışmasının ardından vitrinlere konan antik görünümlü takılar, içinde barındırdığı mitolojik hikayesi ile sizi bir başka Dünyaya götürüyor. Uzakdoğu pazarında oluşan hareketliliği gözlemleyen ve tasarımında bu bölgenin kültürel öğelerini ön plana çıkaran Çetinol Kuyumculuk firma sahibi Ahmet Çetinol, "Zengin tarihsel geçmişe sahip olan Uzakdoğu kültürü, birçok farklı sembollerle beslenmiş. Ama özellikle Ejderha, Anka Kuşu ve Su Yılanı bu bölgenin olmazsa olmazı. Biz bu mistik kültüre sahip bakir bir pazara yönelirken, o kültürün temalarını takılarımızda işlemeye özen gösteriyoruz” dedi.
Çetinol; ilk önce profesyonel ressamın hikayesini oluşturduğu ve çizimini tamamladığı figürün, ardından "kakma”zaanatkarları tarafından kılı kırk yaran bir işçilikle saf altına birebir yansıtıldığını belirtti. Özellikle bilezik, yüzük ve küpe üzerine çalışmalara ağırlık verdiklerini kaydeden Ahmet Çetinol, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tamamen yüzlerce yıl önce bir takı yapımının aynı aşamalarını izleyerek ortaya hikayesiyle, duruşuyla, geçmişi çağrıştıran, adeta toprak altından yeni çıkmış bir takı ortaya koyma derdindeyiz. Bir bilezik için en az bir hafta zaman harcıyoruz. Bazen 1500 vuruş darbesiyle arzu ettiğimiz şekli kabartma biçiminde takıya yansıtıyoruz. Bugün; ihracat çalışmalarında hedeflediğiniz ülkenin kültürel yapısını çok yakından analiz etmek bir marka için hayati önem teşkil ediyor. El işçiliğiyle ve butik üretim tarzıyla hareket eden ve sınırlı sayıda üretim kapasitesine sahip olan firmamız, yapmış olduğu bu özel takılarla aynı zamanda Türk takı işçiliğinin gelmiş olduğu üst seviyeyi de gururla göstermektedir.”